“Arabayla Avrupa Turu” Landsberg am Lech-25 Ağustos Salı Yolculuğumuzun 17. Günü
Güzel bir tatil, anca işinizi özlemeye başladığınızda biter. – Earl Wilson –
Aşk Şarkısı
Yurdum nerede olsa gerek?
Benim yurdum küçüktür,
Bir yerden bir yere gider,
Alır yüreğimi götürür,
Acı verir, huzur verir;
Benim yurdum sensin.
Hermann Hesse
Bugün günlerden yola düşme günü yolculuk ise Romantik Yolun bir başka güzel şehrine, Arabayla Landsberg am Lech’e gidiyoruz. Dün akşamüstü Füssen Gezisi dönüşü ev sahibimizin bahsettiği Alp Yürüyüş Yolu keşfimiz yağmurun azizliğine uğradı, çaresiz eve döndük. Olsun varsın gün boyunca harika yerler gezmiştik ya artık dinlenmenin vakti de gelmişti.
Sabah evden ayrılmadan önce biraz köyde dolaşarak Alp havasını ciğerlerimize dolduruyoruz. Bugün çok daha güzel bir gün olacak besbelli. Bir sonraki durağa kadar önümüzde yaklaşık 70 kilometre yolumuz var. Heimen, Hopferau artık bundan böyle kalbimizin bir köşesinde.
“Orda bir köy var uzakta. O köy bizim köyümüzdür. Gitmesek de kalmasak da o köy bizim köyümüzdür.” Ne mutlu bize ki hem gittik, hem de kaldık.
Landsberg am Lech
Landsberg am Lech Gezi Rehberimizde yazdığına göre Almanya’nın en güneşli şehirlerinden biri imiş. Bunu doğrularcasına hava da bugün bol güneşli.
Münih’in 55 km batısında yer alan bu şehir vakti ile İtalya’dan Augsburg’a uzanan Roma ticaret yolu Via Claudia Augusta’nın üzerindeki önemli bir durakmış. O zamanların kıymetlisi tuz madenlerine sahip olması da zenginliğine zenginlik katmış. Günümüzde ise malum, uzaktaki Alp Dağlarının sunduğu müthiş güzellikte kırsal manzaraları, tarihi binaları, kuleleri ile Romantik Yol’un romantik güzel şehirlerinden biri olarak turistleri yine kendisine çekmekte. İçinden geçen Lech Nehrinin süslediği ve adını verdiği şehirdir kendileri.
Landsberg Hapishanesi
Yalnız bu güzelliklerinin yanı sıra şehrin bir başka ünü daha var. Landsberg am Lech Gezi Notlarında yazdığına göre 1923 senesinde Nazi güçlerinin iktidarı ele geçirmek için yaptıkları Münih ayaklanmasının başarısız olması ve Hitler’in Landsberg Hapishanesinde geçirdiği hapis hayatı. Aslında başarısızlık gibi görülen olay tam tersine Hitler’in çarşaf çarşaf haberlerinin yapılarak daha meşhur olmasını da sağlamış. Hitler Nazi Partisi’nin temeli olan Kavgam “Mein Kampf” adlı kitabının ilk bölümünü 9 ay boyunca hapsedildiği Landsberg Hapishane’sinde yazmış. Artık nasıl bir hapis hayatı geçirdiyse bir eli yağda bir eli balda olduğu söyleniyor. Zaten Bavyera Hitler diktatörünün politik aktivitelerini başlattığı eyalettir. Nazi iktidarı sırasında şehir Hitler gençlik şehri olmuş. Ayrıca Dachau toplama kampının bir yan kampı da bu şehirdeymiş.
Bugün hapishane aynı yerde ancak Hitler’in kaldığı 7 no’lu hücre yok. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD Ordusu tarafından devir alınan cezaevinde Hitler’in kaldığı kanat tekrar düzenlenmiş ve Nazilerce türbe haline getirilen 7 no’lu hücre ortadan kaldırılmış ve bir çok Nazi savaş suçlusu bu hapishanede infaz edilmiş. Günümüzde Romantik Yol ile işte Bavyera’nın o kötü geçmişi de unutturulmaya çalışılmaktadır. Avrupa ve Almanya’da yükselen faşist akım ile birlikte hapishane Hitler hayranı neo-naziler tarafından hac yerine dönüştürülmeye çalışılsa da bu türden bir turizme izin vermemek için cezaevi arazisinde ziyaretçilere hoşgörü gösterilmediğini de söyleyelim
Landsberg Bavyera Kapısı (Bayern-Tor)
Arabamızı park ederek Landsberg am Lech Gezi Rotasına Gotik Bavyera Kapısından Eski Şehre girerek başlıyoruz.
Şehrin gücünü ve zenginliğini göstermek için şehrin tepesine 1425 yılında inşa edilmiş rengarenk boyalı kapı, iki yanındaki bekçi kışlaları, duvarındaki Bavyera Dükleri’nin armasının yer aldığı plakası ile Bavyera’nın en güzel Ortaçağ kapılarından biri olarak kabul edilmekte.
Zamanda geri giderek trompet ve davul sesleri arasında şehrin yöneticisi Dük Ernst yanında karısı Elisabeth arkalarında maiyetinin şehre girdiğini, Landsberg halkını selamladıklarını hayal edin geçitten geçerken. Evet bir zamanlar kralların ve düklerin şehre giriş yaptıkları kapı bu kapı ve biliyor musunuz şehri de düğün hediyesi olarak karısına armağan etmiş dük. Dük olmak da kolay değil yani öyle tek taş ile falan geçiştiremezsiniz olayı. Neyse zenginin parası züğürdün çenesini yorar ancak.
Bayertor’un 36 metrelik kulesinin tırmanacaklara muhteşem şehir manzarası vadettiğini söylemeden geçmeyelim bu arada.
Şehre tepe tarafından girmemizin avantajı yol aşağıya bu demek oluyor ki dönüşte yokuş çıkacağız.
Hemen gözünüzü korkutmayın öyle pek yorucu değil, yada biz yorulmadık. Küçük şehirleri gezmenin avantajı. Geziler hiç yorucu olmuyor. Yokuş aşağı yürürken yolun iki yanında sıralı küçük mağazaların vitrinlerine göz atmak da çok keyifli doğrusu.
Landsberg Güzel Kule (Schöner Turm)
Yaklaşık 400 m sonra küçük bir meydan ve nefis kiremitli çatısı olan bir başka kule karşımıza çıkıyor.
Güzel Kule de denilen kule Schöner Turm veya diğer adı ile Schmalzturm (domuz yağı kulesi). Eski şehir surlarına yapılan kule 1290 yılından. Şehrin en eski kulesi. Eski zamanlarda çiftçiler domuz yağını erimekten korumak amacı ile kulenin altında gölgelikte satarlarmış domuz yağı kulesi adı da o günlerden kalma. Günümüzde küçük bir müzeye ev sahipliği yapıyormuş
Landsberg Eski Şehir Meydanı Hauptplatz
Kulenin diğer yanı ise eski şehrin kalbinin attığı yer olan ana meydan Hauptplatz’a bakıyor.
Pastel renkli tarihi birbirinden güzel binalar ile çevrili Hauptplatz Meydanı alışılmışın dışında üçgen formunda. Eski şehrin üç caddesinin buluştuğu meydanın ortasında 1700’lerde yapılmış zarif bir heykel ile süslü Barok Marien Çeşmesi (Marienbrunnen) yer alıyor.
Meydan Ortaçağ’da inşa edilmiş evleri alt katlarındaki küçük dükkanlar, kafeler, restoranlar ile kent halkının popüler buluşma yeri olduğu gibi kenti gezen turistlerin de soluklandığı yer. Ancak hemen belirtelim akşam saat 6’da dükkanlar kapanır ve meydan boşalır.
Hauptplatz’a girer girmez hemen karşınızda yer alan meydanın mücevheri ise Wieskirche’nin ünlü mimarı Dominkus Zimmermann tarafından 1719’da yapılan Rokoko cepheli Eski Belediye Binası (Rathaus).
Turizm ofisi bu binanın altında yer alıyor. Dolayısı ile hemen bu güzel mekana girip şehrin turistik haritasını alabilirsiniz.
Landsberg Ursuline Manastırı ve Kilisesi (Ursulinenkonvent)
Meydanın Güney batısına yani aşağı doğru yol aldığınızda bir başka Dominikus Zimmermann eserini, muhteşem Rokoko cepheli eski Ursuline Manastırı ve kilisesini göreceksiniz.
Lech Nehri ve Yapay Şelalesi
Manastırın olduğu köşeden dönen yolda sizi bekleyen güzeller güzeli Lech Nehridir. Üç kademeli yapay şelale ile dökülen Lech suları ve çevre manzarasının keyfini nehrin kenarında sıralanmış at kestanelerinin altında yürüyüş yaparak veya banklarda oturarak çıkartabilirsiniz.
Yada nehrin üzerindeki Karolinen Köprüsünden güzel şehir manzarasını izleyebilirsiniz.
Nehrin karşı yakasında yolun devamındaki kulesi görünen kırmızı tuğlalı kilise Katolik Aziz Katharina Kilisesi 19. Yy sonlarında yapılmış.
Anne Kulesi (Mutterturm)
Köprüden baktığınızda nehrin sol yanındaki parkta ağaçların arasından görünen altın kubbeli Rapunzel Kulesi ise Anne Kulesi. Sanatçı Herbert von Herkomer’in annesinin onuruna inşa ettiği kule. Şayet giderseniz sanatçının eserlerinin sergilendiği müze olan Herkomer Müzesini de gezebilirsiniz.
Mutterturm Ziyaret Saatleri
Yaz Ayları (Mayıs- Ekim) Salı- Pazar: 13:00-18:00
Kış Ayları (Kasım-Nisan) Cumartesi-Pazar: 12:00-17:00
Mutterturm Giriş Ücreti
Tam: 5,00 €, İndirimli: 2,50 €
Şelalenin Eski Şehir tarafında kalan ucundan Hauptplatz’a paralel sokaktaki sıralı beyaz badanalı binalar bir zamanlar tuz ticareti zengini Eski Kentin tuz depoları, günümüzde ise özel mülk olarak kullanılıyormuş.
Dönüp dolaşıp Hauptplatz’a geri geldiğimizde meydanın yukarısında kalan beyaz badanalı Landsberg Varsayım Parish Kilisesi ister istemez dikkatlerimizi çekiyor.
Landsberg am Lech, dizili pitoresk evleri, yapay şelaleli Lech Nehri, birbirinden güzel ve sevimli küçük dükkanları, tarihi geçmişinin yansıdığı Arnavut Kaldırımlı sokakları ile Romantik Yolun mutlaka uğramadan geçilmemesi gereken duraklarından. Bu arada unutmadan söyleyeyim meydandaki peynircinin peynirleri de çok lezizdi.
Herkesin, gidebileceği bir yeri olmalı. Çünkü öyle bir an olur ki, insanın mutlaka bir yere gitmesi gerekir. – Fyodor Mikhailovich Dostoevsky –
Rica
Bana verdiğin o küçük eli,
O söylenmemiş çok şeyi söyleyeni,
Sordum mu sana bir kere bile,
Beni seviyor musun diye?
İstemiyorum beni sevmeni,
İstediğim seni yakınımda bilmem
Ve bazen, sakin ve sessizce
O eli bana vermen
Hermann Hesse
“Arabayla Avrupa Turu” 25 Ağustos Salı Yolculuğumuzun 17. Günü Dinkelsbühl’de devam edecek