Trogir Hırvatistan’ın Saklı Hazinesi-ARABAYLA TROGİR

Biz yine Eski Şehrin güzel sokaklarına dönüp Trogir Eski Şehir Ana Meydanına çıkıyoruz.

Trogir Eski Şehir Ana Meydanı

Günümüzdeki adı Papa II. John Paul olan meydanın her bir tarafı birbirinden güzel görülesi yerler. Meydana girer girmez kuzey tarafında sizi Adriyatik’in en mimari ve sanatsal yapısı kabul edilen muhteşem Trogir Katedrali karşılıyor.

Trogir Katedrali ( Cathedral of St. Lawrence-Katedrala Sv. Lovre)

Sarazenler (Saracens) tarafından yıkılan kilisenin kalıntıları üzerine 1193 yılında yapılmaya başlanan ve yapımı 400 yıla yakın süren katedralin başyapıtı, Hırvatistan’ın en büyük sanatçılarından kabul edilen büyük usta Radovan’ın sanatını konuşturduğu Radovan Geçididir (Radovan’s Portal).

1240’ta tamamlanan portalın önemi İncil’de anlatılanların Romanesk ve Gotik tarzda tasvir edilmesinden gelmektedir. Kapının iki yanında yer alan aslanlar onların üzerinde Adem ve Havva’nın nü tasvirleri ki Dalmaçya’da bu ilk kez burada yapılmış, yılın aylarını temsil eden kabartmalar ve daha birçok hikayenin betimlendiği Radovan Portalı katedralin dışından görülebilmekte, katedralin içinde ise İtalya’da eğitim alan Nikola Firentinac (1418-1506), Andrija Alesi (1456-1480) ve Ivan Duknovic (1440-1508)’in başyapıtları olan şehrin koruyucu azizine adanan Kutsal John Orsini Şapeli görülmeye değerdir. Katedralin 47 metrelik çan kulesi 14. Ve 16. Yy’lar arasında yapılmış olup zorluğuna aldırmadan tırmanmayı göze alırsanız muhteşem Trogir manzarası sunar.

Trogir St. Lawrence Katedrali Ziyaret Saatleri: (Kasım-Mart) Pzt-Crt: 08.00-12.00,

(Nisan-Ekim) Pzt-Crt: 08.00-18.00, Paz: 12.00-18.00

Trogir St. Lawrence Katedrali Giriş Ücreti: 25 kn ( katedral, hazine, vaftizhane, çan kulesi)

Trogir St. Lawrence Katedrali Çan Kulesi Gezi Saatleri: 15Haziran-15 Eylül arası her gün 09.00-12.00 ve 16.00-19.00

Trogir St. Lawrence Katedrali Çan Kulesi Giriş Ücreti: 5 kn

Katedralden sonra dikkatleri üzerine toplayan yapıtlardan bir diğeri karşısında yer alan Trogir Saat Kulesi ve yanındaki Trogir Büyük Sundurma-Loca oluyor.

Trogir Büyük Sundurma-Loca (Great Loggia)

15. Yy mahkeme salonu olan Büyük Locada mahkeme yargıçlarının oturduğu taş masanın ardındaki duvarda Nikola Fiorentinac tarafından 1471’de yapılan ve Adalet’i tasvir eden rölyefi ve uzun duvarda Osmanlılara karşı iki zafer kazanan vali ve piskopos Petar Berislavić’in atlı binici olarak tasvir edildiği 1933 tarihli Ivan Meštrović eseri rölyefi görebilirsiniz. Hele bir tavan süslemeleri var ki Arabayla Trogir Gezisi nde beni benden aldı, bayıldım.

Kent Locasının arkasında 9.-10. Yy lar Ortaçağdan kalma Trogir’in en eski kilisesi St. Barbara Kilisesi bulunuyor.

Trogir Saat Kulesi ve Aziz Mary Kilisesi

Locanın yanındaki Rönesans tarzdaki tepesinde çan bulunan mavi yüzüyle ünlü saat kulesi ise bir zamanlar Aziz Sebastian Kilisesinin bir parçası imiş. 1465-1466 yıllarındaki veba salgınında 2000’e varan insan kaybı yaşanınca kent halkı tarafından 1467’de Aziz Sebastian’a adak olarak daha önce bulunan altıgen Aziz Mary Kilisesinin avlusuna inşa ettirilir. Planlarını Niccolo di Giovanni’nin yaptığı kilise 1482 yılında tamamlanır. Cephesindeki heykel Aziz Sebastian’ı ve üzerinde de İsa Peygamber tasvir edilmektedir.

Günümüzde ise taş lahitler ve 90’lı yıllardaki iç savaşta ölen yerli halkın fotoğrafları sergileniyor.

Trogir Dük Sarayı

Trogir Eski Kent Meydanının bir diğer yapısı 15. Yüzyılda kentin siyasi ve ekonomik gücünün sembolü olarak inşa edilen Trogir Dük Sarayı günümüzün Belediye Sarayıdır ve aynı zamanda klasik müzik konserlerine de ev sahipliği yapmaktadır. Gotik mimari tarzında yapılan sarayın avlusunun merdivenleri ve duvarlarındaki Trogir’in soylu ailelerinin armaları ortadaki üzerinde Venedik kanatlı aslanının bulunduğu kuyusu ile dikkat çekicidir. 17. Yy’da tiyatro olarak işlev gören saray geçirdiği büyük yangından sonra Rönesans tarzda yenilenmiş.

Čipiko Sarayı

Meydanın diğer yanında ise 15. Yy’da Venedikler zamanının şehrin en ünlü ailelerinden Čipiko Ailesi için mimarlar Niccolò Fiorentino ve Andrea Alessi tarafından yapılan Büyük Čipiko Sarayı ve Küçük Čipiko Sarayı yer alıyor. Kemerli üçlü pencereleri ile dikkatinizi çekecek bina özel mülkiyete ait olduğundan ziyarete açık değildir. Günümüzde bir kısmı müzik okulu ve şehir birimleri olarak kullanılmaktadır.

Arabayla Avrupa Seyahatinde Trogir birkaç saatiniz olsa da uğranılmayı sonuna kadar hak eden şehirlerden.

Rahat dolaşabileceğiniz ve bulunmaktan zevk alacağınız küçük ama güzel bir şehir daha doğrusu deyim yerindeyse müze şehir.

Yok ben daha fazlasını isterim derseniz yemyeşil bitki örtüsü, enfes kumsalları  ve plajları ile beklentilerinizi karşılayacağından da emin olabilirsiniz.

Trogir-Plitvice Yolu

Arabayla Trogir Gezisi nden sonra önümüzde geldiğimiz yoldan daha uzun bir yol daha var. Akşam hava kararmadan Plitvička Jezera’daki evimize varmalıyız. Köprüden geçince yolun karşısındaki markete uğrayıp eksik birkaç malzemeyi alıp otoparka yönleniyoruz. Önümüzdeki yolun yaklaşık 155 km si paralı yol.

Otoyola girince gişelerden aldığımız fişi çıkışta verip ücreti ödüyoruz. Arabayla Trogir ‘den çıktıktan sonra Hırvatistan otoyoluna ödediğimiz ücret 68 kn.

Plitvice’ye Varış

Enfes doğa manzaraları eşliğinde gerçekleşen yolculuğumuz otobandan ayrılınca daha bir güzelleşiyor sanki. Köy evleri, kır evleri yaklaşık bir 75 km daha gidiyoruz. Arabayla Hırvatistan Gezisinde akşam olmaya yaklaşırken Plitvice Göllerine (Plitvička Jezera) varıyoruz. Evimiz için 8-10 km daha gitmemiz gerek. Biraz ilerledikten sonra dağ yoluna sapıyoruz. Dağ yolu yer yer öyle daralıyor ki karşıdan gelen arabalar durarak diğerinin dikkatlice geçmesi için sırasını bekliyor. Bir ara öyle koyu bir ormanlık yerden geçiyoruz ki hava tamamen kararıyor. İnsan ister istemez ürperiyor. Yakıt da az kaldı sayılır umarım yarın yakında benzinlik bulabiliriz. Geldiğimiz dağlık yerde evler var ama sokak falan tabi ki yok. Tom tom bir evin önünde geldiniz diye seslenince duruyoruz. Evin köpeği var gücü ile havlayıp bizi korkutuyor. Arabadan inmeyip telefon ederek geldiğimizi bildiriyorum. geldik. Az sonra ev sahibimiz Elena bizi karşılamaya gelip evimizi gösteriyor. Booking.com’dan kiraladığımız evimiz

Evin konaklama bedelini Elena’ya ödüyoruz. Ev sahibimiz bir şey gerekirse arkadaki evde oturduğunu söyleyip ayrılıyor.

Neyse iyi ki hava tam kararmadan evimize yetiştik diyorum kendi kendime. Geceye kalsaydık orman yolu epey stresli olabilirdi doğrusu.

Bir memlekete, oranın dilini biraz öğrenmeden giden, seyahat etmiş olmaz; okula gitmiş olur. -Francis Bacon –

DAHA SONRA

Şiirlerde daima farklı görünür.
Başkalarınca yazılan cümleler okuyunca
her şey açık ve kolay görünür.
Yangına hâlâ dayanan bir kâğıt gibi,
üstündeki kül izlerini pek
hissedemeyen. Avlumda
kül öyle kapsamlı ki.
İllüzyon gibi. Esinlendiren bir resim gibi.

Çoğu kimse kayıp güzellik hakkında yazar,
aniden başa gelen ve terk edilmiş suskun bir kalbin
içine sürünen talihsizlik hakkında.
Ama ben avlum hakkında ve pencereden görebileceğiniz
nehir hakkında yazmak isterim.
Bir kül ağacı ile iki ıhlamur ağacı hakkında yazmak
isterim -geçen gün yok olan.

Masal mekanizması ansızın tamamen
anlaşılmaz oldu benim için.
Pencereden düşen küller,
daha dün masa, yatak veya kitap olan
siyah is,
kimsenin pek düşünmediği birinin hayatı,
boğazımda düğümlenip görüşümü bulandıran.
El salladığımda
hâlâ bir şey hissedebilir miyim acaba?

Zvonko Maković (1947- Hırvatistan)”
Çeviren: Tarık Günersel

Arabayla Avrupa Turu ” Yolculuğumuzun 9. Günü Sonu.

Arabayla Avrupa Turu Yolculuğumuzun 10. Günü Arabayla Plitvice Gölleri Milli Parkı (HIrvatistan) Yazım ile Devam Ediyor.

Leave a Comment